27 Şubat 2012 Pazartesi

Bursa Tüyap Kitap Fuarı'nda Yansıma'nın 40.yılını kutlayacağız. Mehmet Veysel Batmaz, Mehmet Güler, Necati Mert, Ahmet Özer ve Tekin Sönmez konuşacak.

Yansıma Dergisi gibi bir blog ile yola çıkıyorsunuz. Nasıl bir yazım türü sizi bekliyor? Deneme, anı ya da belgeye dayalı inceleme araştırma yazım türleri var.Elinizde sınırlı seçenek var.
Bu seçeneklerden birisi belgelerdir. Yazınsal metni belgelere yaslandırmak olasıdır. Öteki seçenek ise bellek dağarında kalanlar olur.

Bunlar anı türü kulvarına girer. Öznellik ağır basar bu kez. Şöyle ki belge yoksa; anılar dağarında kalanlarla yetinmek zorundasınız. Yazınsal metin türü de değişir. Ne istiyoruz?

Kırk yıl önceye gitmek istiyor ve ilk yazıları ile sahne alan yazarları görmek mi istiyoruz? Anı yazıları olsun mu?

Değerli İzleyici,

Bir önceki yazıda şöyle söz ettim; Bu da güvenilir değildir. Anılar kandırabilir de insanı. ‘Her anı kimileyin, düşman mevzilerinden çıkan patlamamış mermilere benzer,’ dedim. Anıları kaleme alan dikkatli değilse, sık sık kendi ayağına ateş eden acemi silahşörlerin durumuna düşer.

Yansıma Dergisi gibi bir evreye damga vurmuş bir dergi için daha farklı bir yaklaşım olmalı. Mektuplar bu konuda en güvenilir kaynaklardır. Mektuplar, fotoğraflar...

Bu blogda daha önce başka mektuplar yayımladım. Bedrettin Cömert ile başlamanın nedenleri vardı. Bu nedenler ortadan kalkmadı. Fakat bu kez başka bir şey araya girdi. Şimdi ona bakalım.

Yansıma Dergisi'nin kırkıncı yılı. Yaşamayan bir şey için kırkıncı yıl olur mu, demeyin. Yansıma bir anlamda yaşıyor ayrıca. http://yazmakne.blogspot.com/ buraya baktınız mı?

İki adres daha veriyorum http://sonmezhaber.com/ http://nismedia.com/ bunlara da bakar mısınız? Konu biraz anlaşıldı! Daha anlaşılır olması için bir haber vermeliyim.

Yansıma Dergisi kırkıncı yılını bir performansla TÜYAP Bursa Kitap Fuarı etkinlikleri içinde kutlayacak.

Bu etkinliklerde ilk yazıları,ilk öyküleri, şiirleri ile sahne alanlar konuşacaklar. Bu satırların yazarı, bu konuda yazmaya ve mektupları sunmaya başladı. İlk yazı Mehmet Veysel Batmaz'in ilk yazısına bağlı olarak dün yayınlandı.

İşte üst köşede bir mektup size. Daha ne olsun! Dün Mehmet Veysel Batmaz'ın ilk yazısı üzerine bir deneme yazdım. Orada yarın bu mektubu birlikte okuyalım, dedim.

El yazısı ile kaleme aldığı, Yalova, 16 Mart 1974 tarihli mektubunda duygularını, duyumlarını ve Yansıma Dergisi konusunda görüşlerini iletmiş.

Şimdi bu mektubu okuyalım birlikte. İstençle burada kuşağının özeleştirisini yaparken de içtenliklidir Veysel.

“Tekin Abi,
“Ağıt Yok’un ikinci baskısını bana da göndermişsiniz. Ufak tefek değiştirmelerle Ağıt Yok, hedefsiz bir duygulanımın, güzel bir şiiri olarak kalacak. Teşekkür ederim.
“Bu arada Yansım'dan da söz edeyim. Bence dergi artık fonksiyonunu yitirmek üzere. Daha doğrusu zamanla yitirecek. Bir kaç neden var:1) Dergi sanatsız bir ortamda, siyasetin sanata ilgi duyduğu bir ortamda çıktı. Güzel bir yanılgıyı da kanıtladı; dergiye yazan genç arkadaşların çoğunda militanlığa yakın bir geçmiş vardı. Faşizmin azgınlığında, hepimiz sanata sığınmanın yanılgısını üzerimizde taşıdık. Belki de olağan ve dialektik olan buydu. 2) Bir dergi (devrimci bir dergi) belirli bir görüşü (bu görüş geniş cephe de olsa) okurlarına empoze etmek amacını güder. En azından onları toparlamaya yöneliktir. Bu yüzden okurlarının üzerinde ve ilerisinde olmak zorundadır. Bir zamanlar öyleydi; değişen siyasi yapı bunu ortadan kaldırdı gibi. ‘Yansıma’ okurlarına ‘yol’ gösteren bir organdan çok, okurlarının yol gösterdiği bir alet oluyor. Bu da derginin fonksiyonunun sona erdiğini saptayabilir. 3) Bence dergi ya daha çok kristalize olmalıdır, yani dünya görüşünü değişen koşullar açısından yeniden saptamalıdır, ya da kapanmalıdır.
“Benim görüşüm bunlar.
“Sevgilerimle...
“Veysel.”
(Sürecek)

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 27 Şubat 2012, Stockholm